Arı Sağlığı

Arılar Hakkında

Dünya üzerinde yaklaşık 20 bin türle temsil edilen arılar hakkında her şey...

Dünya üzerinde yaklaşık 20 bin, Türkiye’de ise yaklaşık olarak 2 bin türle temsil edilen arılar: 100 milyon yıldan bile daha uzun süredir* kendine hayran bırakan işlerine devam etmektedir. Günümüzden çok da uzak olmayan bir tarihte, 2014’te yapılan çalışmalarla yeni bulgulara ulaşılmış: bir arı türü olan bal arısının 1 milyon yıl evvel Asya’dan çıkarak Avrupa ve Afrika’ya yayıldığı bulunmuştur**. Binlerce tür içerisinde bulunan bir tür olan bal arısının bilimsel adı ise Apis mellifera’dır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ana bal üretimi bal arısı ile sağlanmaktadır. Bal arısının kadim geçmişi yalnızca yaşadığı süre ile ilgili değildir. Binlerce yıldır insanlar da bal arısını kendine dost edinmiştir. Yerleşik hayata geçen insanoğlu arı yetiştiriciliği dolayısıyla bal üretimine de başlamıştır. Bu süre ise 12.000 yıldan daha erken değildir. Bu süre boyunca başta Mısırlılar, Yunanlar ve Romalılar olmak üzere birçok toplum bal arısının ve balın önemini farketmiş, onlara hayran olmuş ve barınmaları için arı evleri yapmıştır.

Arıların doğa için önemi yalnızca bal arısı ve balla sınırlı değildir. Yaptıkları en önemli işlerin başında tozlaşma gelir. Bugün sofralarımızı süsleyen meyvelerden tutun kocaman orman ekosistemlerine dek dünya üzerinde bulunan çiçekli bitkilerin yaklaşık olarak %80’i arılar ile tozlaşmaktadır. Kıpkırmızı kirazlardan, kütür kütür eriklere dek birçok meyveye arılar sayesinde sahibiz. Başta bal arısının ve yalnız yaşayan arıların polen yayma faaliyetleri sayesinde gıda çeşitliliği varlığını sürdürebilmektedir. Örneğin yapılan araştırmalara göre soframıza gelen temel 100 gıda ürününün yaklaşık olarak 71’i arıların tozlaşma hizmetine muhtaçtır.

Arıların olmadığı bir doğa ve insan yaşamı hayal etmek mümkün değildir. Buna rağmen maalesef arılar için durumlar iyiye gitmiyor. Dünya genelinde arı varlığı yıllardır çok ciddi tehditler altındadır. Sayılarında hızla azalmalar meydana gelmektedir. Tüm bu sorunlara karşı arıların doğadaki büyüleyici rollerine devam edebilmesi için gereken her türlü korumayı ve sağlıklarını koruyabilmek adına her türlü mümkün olan önlemleri almamız gerekmektedir.

Arı Topluluğu

Binlerce arı türü içerisinde bal arısı insanoğlu tarafından yetiştirilen en popüler türdür. Bal arısını diğer arılardan ayıran özelliklerden birisi gerçek bir “sosyal” hayata sahip olmasıdır. Bir kovan içerisinde 30 ilâ 100 bin arası değişen birey sayısına sahip olabilirler. Bunca kalabalık bir ortamda karmaşanın olabileceğini düşünebilirsiniz. Fakat bal arıları yalnızca birlikte yaşamazlar, aynı zamanda sınırları çok iyi belirlenmiş bir görev dağılımına yani kast sistemine sahiptirler. Bireysellikten ziyade beraber çalışmanın kuvvetini kullanırlar.

arı topluluğu

Kraliçe Arı

Muntazam bir görev dağılımının olduğu arı kovanlarında elbette tüm bu görev dağılımından sorumlu olan bir birey vardır. Kraliçe arı hem kovandaki düzenin devam etmesini hem de işçi arılara vazifelerini düzgün yapabilmesini sağlar. Binlerce bireylik bir topluluğu yönetmek ise hiç kolay değildir. Bunun için kraliçe arı “feromon” adı verilen bir çeşit uçucu kimyasal bir madde kullanarak işçilerle iletişim kurar. Bu sayede bakıcı arılar larvaların bakım işlerini, toplayıcı arılar dışarıya giderek polen, nektar ve su toplama işlerini yapar.

Arılan çiftleşmesi ve yeni birey üretmesi kendilerine has bir yolla olur. Olgunlaşan kraliçe arı,  erkek arılarla çiftleşme uçuşuna başlar. Birden fazla erkek arıyla çiftleştikten sonra sperm kesesine 5 milyondan fazla spermi depo edebilir. Daha sonra kendisine uygun bir yuva bulur. Veya insanlarca sağlanan yuvalara konur. Bir günde ortalama 2000’e kadar döllenmiş ve döllenmemiş yumurta verebilir. Bu da tek bir sezonda 200.000’e yakın birey anlamına gelir. Çiftleşen kraliçe; erkek arıları döllenmemiş yumurtadan oluştururken, yeni kraliçeler ve işçi arılar döllenmiş yumurtadan oluşurlar. Kraliçe olacak larva, işçilerden farklı olarak bakıcı arılarca üretilen arı sütü ile beslenir. Bu da onların gelişimlerinin daha farklı olmasını sağlar. Her kovanda yalnızca bir kraliçe yaşayabilir. Bu nedenle kraliçe olacak arı rakiplerini öldürmek zorundadır. Kimi zaman bunu salgıladığı kuvvetli feromonlar sayesinde yapar. İşçi arılar en güçlü feromonu salgılayan arıyı seçer ve diğerlerini kovan dışına atar.

İşçi Arılar

Arı kovanında kraliçe tarafından kontrol edilen bir kast sistemi vardır. Bu görev dağılımındaki en önemli bireyler işçi arılardır. Kovanın devamlılığını sağlayan temel sınıf onlardır. İşçi arılar tıpkı kraliçeler gibi döllenmiş yumurtadan meydana gelirler. Fakat diyetlerinde arı sütü yerine bal, nektar ve su vardır. Bir işçi arı ömrü boyunca sırasıyla birçok işi yerine getirir. Yetişkin bir işçi arı hayatının hemen hemen ilk 3 haftasını kovan içi görevleri yaparak geçirir. Kovanı temizler, larvalara bakar ve besler, toplayıcı arıların getirdiği polen ve nektarı alarak depolar, kovan sıcaklığını ve nemini ayarlar ve kovan içerisinde mumdan yeni gözler inşa eder. Daha sonra ise kovanın bekçisi olur. Biraz daha yaşlandığında ise nihayet kovan dışına çıkarak polen, nektar ve su arayarak kovanın ihtiyaç duyduğu besin kaynaklarını bulur ve kovana getirir. Böylece ömrünü tamamlamış olur.

Erkek Arılar

Erkek arılar döllenmemiş yumurtalardan meydana gelir. Fakat kovandaki görev dağılımında bir rolleri yoktur. Tek görevleri çiftleşme dönemlerinde bir kraliçeyi dölleyebilmektir. Bu nedenle erginliğe ulaştığında diğer erkek arılarla rekabete girişir. Başarılı olduğu taktirde spermlerini bir kraliçeye aktarır. Kovanda bundan başka bir görevi olmadığı için ilk zamanlarda kovanda durabilse de çiftleşme dönemi sonrası kovan içinde erkek arıların varlığı hoş karşılanmaz. İşçi arılar erkek arıları kovan dışına atar ve herhangi bir besin kaynağından yararlanmasının önüne geçerler. Yani sanıldığı gibi kovanları koruyan bekçiler erkek arılar değildir. Onlar da işçi arılardan yani dişi bireylerden oluşur.

Arı Kovanı ve Bal Peteği Yapımı

Doğanın en güzel sanat eserlerinden birisi olan bal arısı kovanları günümüzde vahşi yaşamda tek başına karşımıza çıkmasa da artık arıcılar sayesinde dünyanın dört br yanına yayılmış durumdadır. Çok nadiren de olsa ağaç kovukları gibi uygun alanlara yuvalasalar bile bal arıları artık insanlarla yaşamını paylaşan ve iş birliği içerisinde olan bir türdür. Günümüzde bir çok farklı arı kovanı tasarımı olsa da genel olarak içerisine bal peteklerinin üzerine inşa edilmesi için hareketli ahşap çerçeveler yerleştirilmiştir. Yuvaya giriş çıkış delikleri ise geleneksel kovanlarda alt kısma yakındır. Bir arı kovanında iki delik vardır. Birisi yuvadan çıkışı diğeri ise girişi sağlar. Bal arıları oldukça kuralcı canlılardır. Bu nedenle yuvaya giriş deliği açılmaksızın yuvaya girmek için diğer deliği kullanmazlar.

Kovanın içerisinde bulunan işçi arılar yuvayı inşa etmeye başlar. Vücutlarında ürettikleri bal mumu ismi verilen bir madde yardımıyla kovandaki hücreleri inşa etmeye başlarlar. Bal arıları yalnızca o çiçekten bu çiçeğe uçtukları ve tozlaşma yaptıkları için şaşırtıcı değildirler. Aynı zamanda çok iyi birer marangozdurlar. Doğadaki en ekonomik, verimli ve sağlam şekillerden birisi olan altıgen şeklini bal peteklerini inşa ederken kullanırlar. Bu yalnızca geometri sevdalılarını kendine hayran bırakmaz. Yakından incelendiğinde hassas bir ölçüm aletiyle yapılmış gibi duran hücrelerin inşası sırasında propolis denen bir sıva maddesi de kullanırlar. Bu sayede yuvanın çatlaklarını sıvarken bir yandan da hijyeni sağlarlar. Bal arıları hem çok iyi birer inşaatçı, hassas ölçüm yapabilen birer geometri uzmanı hem de çok iyi birer temizlikçidir.

kovan

Kaynakça:

* Michener, C.D., 2007, The Bees of the World, Second Edition, The Johns Hopkins University Press.

** Walberg, A. ve diğ., 2014, A Worldwide Survey of Genome sequence Variation Provides Insight into the Evolutionary History of the Honeybee Apis mellifera, Nature Genetics.